Merhamet, şefkat ve incelikle beslenen aşk, zamanın yıpratıcı akışına direnerek uzun ömürlü olur; yoksa hızla tükenir.
Bir aşk, merhametle başlamazsa, yalnızca ruhun derinliklerinde yankı bulur. Fakat bir aşka merhamet, şefkat ve incelik eklendiğinde, o aşk zamanın sert akışına karşı direnç gösterir. Bu düşünce, belki de insanın en saf ve en derin duygularını şekillendiren bir hakikate işaret eder: "Bir aşk merhametle hâsıl olduysa, ömrü çok uzun olur."
Günümüzde, ilişkiler ne yazık ki çoğu zaman bu derin bağdan yoksun kalıyor. İnsanlar birbirlerine duygusal olarak mesafeli, çoğu zaman hoyratça. Merhamet, şefkat, incelik – bunlar, ilişkilerde çokça unutulmuş erdemler. Hızla akan zaman, bireyleri öylesine bir koşuşturmacaya sürüklüyor ki, derin bağlar ve ruhsal bütünlük çoğu zaman bir kenara bırakılıyor. Evet, belki yüzeydeki ilişkiler bir süre varlığını sürdürüyor ama kalpteki incelik ve merhamet eksik olduğunda, ne yazık ki bu bağlar uzun vadeli olmuyor.
Bir aşkın uzun ömürlü olabilmesi için, yalnızca aralarındaki çekim ya da tutkudan fazlası gerekir. Birbirini anlamak, sabır göstermek, karşındakine değer verdiğini hissettirecek küçük, nazik dokunuşlar – işte bunlar, gerçek anlamda bir aşkın temel taşlarıdır. Merhamet, sadece bir kelime ya da laf değil, aynı zamanda duygusal bir zenginliktir. Bir insanın ruhuna dokunabilmek için, sadece görmek ve duymak yetmez; onu gerçekten anlamak ve ona şefkatle yaklaşmak gerekir. Bir insana karşı merhamet göstermek, aslında onun içindeki en iyi versiyonu görmek ve o versiyonla birlikte büyümek demektir.
Bugün, çiftlerin çoğu duygusal anlamda bu merhameti kaybetmiş görünüyor. İncelikten yoksun, soğuk ve sadece fiziksel ya da dünyevi çekimle sürdürülmeye çalışılan ilişkiler, ne yazık ki çoğunlukla tükeniyor. Oysa ki aşk, öylesine incelikli ve zarif bir şeydir ki, sadece bir anlık bir ateşle alev almaz; tıpkı bir çiçeğin özenle bakıldığında yıllarca solgunlaşmadan durabilmesi gibi, merhametle büyütülen bir aşk da zamanla pekişir ve güçlenir.
Eğer merhametli olabilseydik, birbirimize daha çok şefkatle yaklaşabilseydik, belki de ilişkilerdeki kırılganlıkların önüne geçebilirdik. Birbirimize saygı ve sevgiyle yaklaşarak, zamanın ne denli sert olduğunu unutabiliriz. O zaman, aşklarımız da uzun ömürlü olabilir, ölümsüzleşebilir.
Aşk, kaybolan bir şey değildir; kaybolan, sadece ona harcadığımız özen ve gösterdiğimiz merhamettir. Zaman, doğru şekilde harcandığında, aşkı hep yeşil tutar.